Araştırmalara göre Türkiye’deki tüketicilerin yüzde 49’unun bir sonraki aracını elektrikli istediğini belirten Mercedes-Benz Otomotiv İcra Kurulu Başkanı Şükrü Bekdikhan, “Amacımız, 2039 yılından itibaren tüm değer zincirimizde karbon nötr olan yeni otomobil ve hafif ticari araçlardan oluşan bir filo sunmak” dedi.
Fosil yakıtların giderek azalması ve bu yakıtların çevreye verdiği zarar dünyayı elektrik enerjisi ile çalışan araçlara yöneltiyor. Ülkemizde de elektrikli araç satışları tüm dünyada olduğu gibi artmaya devam ediyor.
Mercedes-Benz olarak Türkiye’deki en kapsamlı elektrikli araç modellerine sahip markalardan biri olarak Türkiye’nin elektrikli araç dönüşümünde öncü bir rol üstlendiklerini belirten Mercedes-Benz Otomotiv İcra Kurulu Başkanı Şükrü Bekdikhan, “Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği’nin verilerine göre, 2022 yılında bir önceki yıla göre yaklaşık 2,5 kat artışla 6 bin 942 adet elektrikli otomobil satıldı. 2023 yılının ilk yedi aylık döneminde ise elektrikli otomobil satışları 13 bin 482’ye ulaşarak toplam satışlar içerisinde yüzde 2,6’lık bir paya ulaştı.
Elektrikli araç satışlarında görülen güçlü büyüme ivmesinin önümüzdeki dönemde de artarak sürmesini bekliyoruz” dedi. Türkiye’de 5 farklı elektrikli modeli satışa sunduklarının bilgisini veren Şükrü Bekdikhan, “Tam dolu bataryayla 600 km’yi rahatlıkla aşabilen (678 km) EQS bunlardan birisi. Tamamen elektrikli menzili ve yüksek akıma sahip hızlı şarj istasyonlarında sadece 15 dakikada şarj olan EQS ile yaklaşık 300 kilo metrelik menzil sunuluyor.
Bu da bize Mercedes-Benz mühendisliğinin elektrikli otomobillere nasıl bir gelecek çizdiğini gösteriyor” diye konuştu. Elektrikli otomobillerin çevre üzerindeki olumlu etkilerine yönelik konuşan Bekdikhan, “Ülkelerin yanı sıra birçok sektör de fosil yakıt kullanımını azaltarak enerji ihtiyacını yenilenebilir kaynaklardan karşılamaya çalışıyor.
Elektrikli araçların yaygınlaşması, karbon salımının azaltılması konusunda otomotiv sektörünün attığı en önemli adımlardan birisi. Geleneksel araçlar gibi fosil yakıt kullanmayan ve şanzıman veya egzoz borusu bulundurmayan bu araçlar, sıfır egzoz emisyonu ile geleneksel araçlarla karşılaştırıldığında çok daha fazla çevre dostu olma özelliği taşıyor” değerlendirmesinde bulundu.
Yeni otomobil ve hafif ticari araçlı filo hedefi
“Mercedes-Benz olarak 2030 yılı itibarıyla pazarın izin verdiği koşulda tüm otomobillerimizin tamamen elektrikli olmasını planlıyoruz” diyen Bekdikhan sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Ambition 2039’ planı ile de gelecekte tamamen elektrikli bir mobilite için tutarlı ve bütünsel bir yaklaşım izliyoruz. Amacımız, 2039 yılından itibaren geliştirmeden tedarikçi ağına kadar uzanan tüm değer zincirimizde karbon nötr olan yeni otomobil ve hafif ticari araçlardan oluşan bir filo sunmak.
Yapılan araştırmaların Türkiye’deki tüketicilerin yüzde 49’unun bir sonraki araçlarının elektrikli olmasını istediğini gösterdiğini belirten Bekdikhan, “Türkiye’deki tüketici oldukça bilinçli ve elektrikli aracı tercih etmesinin ardındaki en büyük neden yüzde 88 ile kentsel alanlarda hava kirliliğini azaltmak. Bu da bize Türk tüketicisinin sıfır emisyon hedefinde gerçekleşecek dönüşüme hazır olduğunu gösteriyor” ifadelerinde bulundu.
“2030’a kadar yatırım tutarımız 40 milyar euroyu aşacak”
Elektrikli araçlara geçişin, Mercedes-Benz’in de yer aldığı lüks segmentte giderek hız kazandığını belirten Bekdikhan, “Elektrikli araç portföy planını hızlandırmak ve geliştirmek, elektrikli araçların benimsenmesi için kırılma noktası diyebiliriz. Ülkemizde de tüketici bu değişime hızla uyum sağlıyor. Biz de taleplere olabildiğince cevap vermek için çalışıyoruz.
Mercedes-Benz olarak her zaman ki lider konumumuzu elektrikli otomobillerde de sürdürmek için çalışmalarımıza devam ediyoruz. 2030 yılına kadar batarya elektrikli araçlara yapılan yatırımlarımız toplamda 40 milyar euroyu aşacak. 2025 yılında her segmentte mutlaka bir elektrikli otomobil alternatifini ürün gamımızın içine eklemek istiyoruz” dedi.
Tek şarjla bin kilometre menzile ulaşım
Elektriğe ulaşımın, içten yanmalı motorlara sahip araçların ihtiyaç duyduğu akaryakıta ulaşmaktan daha kolay olduğunu belirten Bekdikhan, “Şarj istasyonlarının sayısı artarken hızlı şarj istasyonları da yeni bir pazarın oluşmasına işaret ediyor. Her alanda teknolojik gelişmeler aşırı hızlandı. Bu da hem şarj ederken hem kullanırken hem de enerjinin saklanabilmesi adına kapasitelerin artışına işaret ediyor.
Örneğin, yakın zamana kadar 200- 300 km seviyesinde olan batarya elektrikli otomobil menzilleri günümüzde 500-600 km’leri buluyor. Bunun bir aşama sonrasını deneysel otomobilimiz EQXX ile gözler önüne seriyoruz. EQXX, tek şarjla 1.000 km menzile ulaşabiliyor. Burada kullandığımız teknolojileri yakın zamanda seri üretim otomobillerimizde de sunmaya başlayacağız” bilgisini verdi.
Elektrikli araç satışları geçen yıla kıyasla 5 katı aştı
Elektrikli otomobillerin batarya teknolojisindeki gelişmelerin, Türk otomotiv endüstrisine nasıl yansıtıldığına ilişkin değerlendirmede bulunan Şükrü Bekdikhan, “Elektrikli otomobillerin batarya teknolojisindeki gelişmeler, Türk otomotiv endüstrisine birçok fırsat sunuyor. Türkiye’deki otomotiv şirketleri, bu teknolojideki gelişmelere ayak uydurabilmek ve rekabetçi bir konuma gelebilmek için araştırma ve geliştirme çalışmalarını artırıyorlar. Elektrikli araç pazarının büyümesi sonucunda yerli batarya yatırımları da hız kazandı. Geçen yılın ilk 7 ayı ile karşılaştırdığımızda elektrikli araçların satışının 5 katından fazla arttığını görüyoruz” diye konuştu.
Yerli batarya fabrikasının GSYH’ye katkısı 30 milyar euro
Yerli bataryanın üretimine ilişkin değerlendirmede bulunan Şükrü Bekdikhan, “Geçtiğimiz aylarda Bursa’da ilk batarya fabrikasının temeli atıldı. Bu fabrikanın 10 yıl içinde GSYH’ye 30 milyar euronun üzerinde katkı sağlaması hedefleniyor. Batarya hücresi de dahil 20 GWs yıllık üretim kapasitesi hedefiyle yapacağı üretimin 2035 yılına kadar 50 GWs üzerine çıkarılması hedefleniyor” dedi.